27 Nisan 2015 Pazartesi

Soma İçin Bir Olduk:  Çocukların yüzündeki gülümseme her şeye değer...
Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.
Soma faciasından en çok etkilenen yerlerden biri de Kırkağaç. Kırkağaç’ta yaşayan 12 yaşındaki Yiğit, okuldaki 12 arkadaşıyla birlikte bir bilim kahramanı ekibi kurdu. Önce yapamayacaklarından korktular. Çalıştılar, çalıştılar, çalıştılar, bilgisayarda yazılım geliştirip, legodan yaptıkları robotlarına yüklediler. Bu bilim yolculuğu, özgüven ve başarı doğru yeni başlangıçları müjdeliyordu.
Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.
Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

24 Nisan 2015 Cuma

23 Nisan 2015 Perşembe

Bu 23 Nisan, çocuklar için çok farklı geçecek. Bayramın coşkusu Migros’un fırsatlarıyla katlanacak. Migros, çocukların yaratıcılığını göstereceği #hayalimiçizdim yarışmasıyla ve benzersiz kampanyalarıyla bu sene de çocuklara iyi gelecek.
Hayalini çiz, tüm dünyaya iyi gelsin.
Rengarenk hayalleriyle her gün yepyeni dünyalar yaratan çocuklara bir sürprizimiz var. Hürriyet’in özel olarak hazırladığı 23 Nisan Hürriyet’i gazetesinin kapak sayfasını tamamen çocuklara ve onların hayallerine ayırıyoruz.
#hayalimiçizdim yarışmasıyla çocuklar hayallerindeki dünyayı çiziyor, benzersiz düşlerini paylaşıyor. Üstelik, resimlerini #hayalimiçizdim hashtag’iyle Twitter’da veya Instagram’da paylaştıklarında, oyuncak sepeti hediyemizi kazanma şansı yakalıyor.
#hayalimiçizdim sayfası aynı zamanda Migros TV’de de yayınlanacak. Çocuklar, bu sayfanın çıktısını alıp #hayalimiçizdim hashtag’iyle de yarışmaya katılabilecek.
Hem çocuklarınıza hem cebinize iyi gelecek fırsatlar!
Migros’ta fırsatlar bitmiyor.
Yazmayı çok seven, en sevdiği kalemi biten ya da rengarenk yeni bir defter almak isteyen çocuklara, tüm kırtasiye ürünlerinde %50 indirim iyi gelecek.
Tüm oyuncaklarda %50 indirim (katalog ürünleri hariç), çocukların hayal gücüne iyi gelecek.
Kaç yaşında olursak olalım, vazgeçemediğimiz sakız ve şekerlemelerde 3 al 2 öde, yalnızca çocuklara değil herkese iyi gelecek.
Bambaşka dünyalara yolculuk yapmamızı sağlayan tüm çocuk kitaplarında %50 indirim, çocukların ruhuna iyi gelecek. Yeni maceralara adım atacak, yeni yerler keşfedecek, yeni kahramanlarla tanışacaklar.
Çocukların sınırsız yeteneklerini açığa çıkaran tüm Lego setlerinde %20 indirim onların yaratıcılığına iyi gelecek.
Barbie, Scrabble, Max Steel, Polly Pocket, Cars, Ever After High, Fisher Price, Planes 2, Acayip Havalı Arkadaşlar, Disney Princess ve Hotwheels markalarında %20 indirim ise en sevdiği oyuncaklara kavuşan tüm çocuklara çok iyi gelecek.
Migros size iyi gelecek.



Bir boomads advertorial içeriğidir.




Sanki her tarafta var bir düğün.
Çünkü, en şerefli en mutlu gün.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.

İşte, bugün bir meclis kuruldu,
Sonra hemen padişah kovuldu.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.


Bugün, Atatürk'ten bir armağan, 
Yoksa, tutsak olurduk sen inan.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.




23 Nisan kutlu olsun

Sevinin küçükler

Övünün büyükler

23 Nisan kutlu olsun

Çok büyük bayram bu bayram

Herkese  kutlu olsun

Çok ulu bayram bu bayram

Herkese mutlu olsun

20 Nisan 2015 Pazartesi

19 Nisan 2015 Pazar

ÇOMAK KUKLA

Bir diğer kukla çeşidimiz de çomak kukladır.Kuklanın çomağı için elinizde bulunan bir çok şeyi kullanabilirsiniz.Ben yeğenimin eski beşiğinin sopalarını kullanmıştım:) Bazen bazı şeyleri değerlendirmek gerek :) İşte sizlere bir kaç örnek;



okuloncesi kukla


okuloncesi kukla


okuloncesi kukla

okuloncesi kukla

okuloncesi kukla





             Bir varmış, bir yokmuş. Develer tellal iken, pireler Berber iken, Ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, uçsuz bucaksız Kafdağı`nda Gümüş Gözlü bir dev yaşarmış.

Gümüş Gözlü Dev, diğer devler gibi hain ve acımasız değilmiş. Aksine altın gibi bir kalbi varmış.
Herkese iyilik düşünür, herkesin yardımına koşarmış.

Ülke hükümdarı olan Sarı Dev zalimin biriymiş. En küçük suçları bile ölümle cezalandırır, cellatlara emirler yağdırırmış. En çok sevdiği kelimeler: `Öldürün! Kesin!..` gibi kelimelermiş.

Gümüş Gözlü Dev`in biricik kız kardeşi Nazlı Çiçek de hükümdar Sarı Dev`in sarayında hizmetçi olarak çalışıyormuş. Gümüş Gözlü Dev, kardeşinin başına bir felaket gelmesinden korkuyor, `Ona bir şey olursa ben ne yaparım?` diye düşünüyormuş.

Günlerden birgün korktuğu başına gelmiş.
Kardeşi Nazlı Çiçek, hükümdara yemek götürürken, ayağı eşiğe takılıp düşmüş. Tabaklar, bardak lar, yemekler etrafa saçılmış. Sarı Dev korkuyla büzülen hizmetçiye nefretle bakarak: - Götürün bu beceriksizi. Bir damdan aşağı fırlatın! diye gürlemiş. 

Gümüş Gözlü Dev de oradaymış. Öyle üzülmüş, öyle üzülmüş ki sormayın.
Cellatlar koşup gelmişler. Nazlı Çiçeği kınalı saçlarından tutup sürümüşler. Gümüş Gözlü Dev`in gözlerinden yaşlar süzülmüş. Kimselere belli etmeden dışarı çıkmış. Cellatlara yetişmiş. Önlerinde diz çöküp yalvarmış:
- `Ne olur kardeşimi serbest bırakın. Annem onun yokluğuna dayanamaz. Benim başka kardeşim yok ki...` diye ağlamış. Cellatların taş kadar katı yürekleri hiç yumuşamamış.
- Hükümdarın emrine karşı gelemeyiz! diye
cevap vermişler.

Gümüş Gözlü Dev, hemen kardeşini fırlatacakları damın dibine inip beklemiş. Cellatlar kardeşini itip aşağı atmışlar.
Gümüş Gözlü Dev bir top gibi aşağı düşen kardeşini kurtarmak içjn kocaman kollarını açmış. Kızcağız bütün hızıyla kucağına düşmüş. Yere yuvarlanmışlar. Gümüş Gözlü Dev altta kalmış. 

Nazlı Çiçek biraz sonra toparlanıp kalkmış.
Fakat Gümüş Gözlü Dev hâlâ upuzun yatıyormuş.
Gümüş gibi parlak gözleri yarı açıkmış. Yüzünde
mutlu bir görünüm varmış. Nazlı çiçek O`nun öldüğünü anlayınca:
- Benim için kendini feda etti. Bir daha Kaf
Dağı`na O`nun kadar iyi kalpli ve fedakar hiç kimse
gelemez... diye ağlamış, ağlamış.....

14 Nisan 2015 Salı




10 küçük şişe sallanıyor

İçlerinde biri pat düştü yere

9 küçük şişe sallanıyor

İçlerinden biri pat düştü yere

8 küçük şişe sallanıyor

İçlerinden pat düştü yere

7 küçük sise sallanıyor

İçlerinden biri pat düştü yere

6 küçük şişe sallanıyor

İçlerinde biri pat düştü yere

5 küçük şişe sallanıyor

İçlerinden biri pat düştü yere

4 küçük şişe sallanıyor

İçlerinden pat düştü yere

3 küçük sise sallanıyor

İçlerinden biri pat düştü yere

2 küçük şişe sallanıyor

İçlerinden biri pat düştü yere

1 küçük şişe sallanıyor

Oda düştü yere

Duvarda hiç şişe kalmadı..

12 Nisan 2015 Pazar





Fatoş, annesiyle birlikte alışverişe çıkmıştı. Oyuncak satan mağazanın yakınına geldiklerinde, 
Fatoş: “ Anneciğim, sınıfımı geçince bana alacağın oyuncak bebeği görmek istiyorum “ dedi. “ Onu ne kadar sevdiğimi bilemezsin, anneciğim. O çok şirin, çok tatlı bir bebek. O bebek mutlaka benim olmalı. Sınıfımı geçince o bebeği bana alacaksın, değil mi anneciğim?..” 

Bunun üzerine annesi: 

“ Tabii kızım.“ dedi.“ Sen yeter ki, sınıfını geç. Karneni aldığın gün, o bebeği sana alacağım.” 
Biraz sonra Fatoş’ la annesi mağazanın vitrini önünde durdular. Fatoş, ilk anda vitrindeki bebeği gördü. İşte oradaydı, hep aynı yerde.‘ Nasılsın Ülkü? ‘diyerek bebeğin hatırını sormak ihtiyacını hissetti düşüncesinde. ‘ İyi misin Ülkü?..Merak etme güzel bebek, pek yakında birbirimize kavuşacağız. Ben, seni çok seviyorum ve inanıyorum ki, sen de, beni çok seveceksin. Bu nasıl olacak diye sorma bana güzel bebek., çünkü, ben sana her zaman iyi davranacağım, seninle güzel güzel konuşacağım, sana tatlı sözler söyleyeceğim, senin kalbini hiç kırmayacağım. ‘ Annesinin “ Fatoş..” demesiyle düşüncelerinden sıyrıldı, Fatoş. “ Haydi kızım, gidelim artık. Sonra geç kalacağız ama. “ 

Fatoş: 

“ Tamam anneciğim, özür dilerim “ dedi. “ Bir an daldım!..” Daha sonra Fatoş, annesinin elinden tutarak, yürüdü. Aradan günler geçti, ders yılı sonu geldi ve Fatoş karnesini alarak 3. sınıfa geçti. Aynı gün annesi Fatoş’ u oyuncak satan mağazaya götürdü ve bebeği satın alarak kızına verdi. Fatoş, bu güzel armağan için annesine teşekkür etmeyi unutmadı. Fatoş, bir süre evde bebeğiyle oynadıktan sonra, sokağa çıktı. Fatoş’ u gören Burcu, onun yanına gelerek, “ Fatoş, bu bebeği yeni mi aldınız? “ diye sordu. 

Fatoş: 

“ Evet Burcu..” dedi. “ Sınıfımı geçtiğim için, annem bana bu bebeği aldı. Ne kadar sevindim bilemezsin. Çok şirin bir bebek değil mi? Hem adını da ben koydum. Adı Ülkü…” 

“ Adı da kendi gibi güzelmiş bebeğinin. “ dedi Burcu. “ Ülkü’ yü sevmeme izin verir misin? “ 
“ Tabii olur Burcu, al sev Ülkü’ yü “ dedi Fatoş ve bebeği arkadaşına verdi. Daha sonra Fatoş, sınıf arkadaşı olan Burcu’ ya, sınıfını geçti diye bir armağan alınıp alınmadığını sordu. Burcu da, nasıl bir armağan istemesi gerektiğine bir türlü karar veremediğini söyledi. Bunun üzerine Fatoş, Ülkü’ yü satın aldıkları mağazanın vitrininde çok güzel bir bebeğin daha olduğunu, yarın annesiyle gidip o bebeği görebileceğini, eğer beğenirse, bebeği satın alabileceklerini ve birlikte evcilik oynayabileceklerini anlattı. Fatoş’ un fikrini olumlu bulan Burcu, bu konuyu akşam yemeğinden sonra anne ve babasına açacağını söyledi. 

Vakit gece yarısını geçeli biraz olmuştu ki, Fatoşun bebeği ayağa kalktı. Baktı Fatoş derin uykuda. Hemen odadan çıktı. Bu iş buraya kadardı. Daha fazla dayanamayacaktı. Ne güzel mağazanın vitrininde diğer bebekle sohbet ediyordu. Ya şimdi ne vardı? Konuşacak kim vardı? Yapayalnız, sessiz sessiz, bekle dur. Olacak şey miydi bu? Konuşmadan öylece beklemekten bıkmıştı. Doğruca mağazaya gidecek ve arkadaşına kavuşacaktı. Koridordan geçtikten sonra, sokak kapısını açtı. Kapıyı kapatıp yola çıktı. Issız ve yarı karanlık yolda hızlı adımlarla yürümeğe başladı. Ancak sabaha karşı mağazanın vitrini önüne gelen Fatoşun bebeği, arkadaşının yerinde yeller estiğini görünce, olduğu yere çöküverdi. Arkadaşı vitrinde yoktu, demek ki, satılmıştı, alan da kim bilir kimdi? 

Fatoşun bebeği bir süre mağazanın vitrini önünde çaresizlik içinde kalakaldıktan sonra, toparlandı ve gerisin geriye dönerek, Fatoşların evine doğru yürümeğe başladı. Evin önüne geldiğinde, öğle üzeri olmuştu. Sokak kapısı kapalıydı. Kapının önündeki çöp bidonunun arkasına saklanıp, beklemeğe başladı. Aradan on beş-yirmi dakika geçmişti ki, karşıdaki evin sokak kapısı açıldı ve Burcu dışarı çıktı. Burcu’ nun kucağındaki bebeği hemen tanıdı. Çok sevindi o anda. Vitrindeki arkadaşını, demek ki, Burcu almıştı. Burcu gelerek kapının zilini çaldı. Kapıyı Fatoş açtı. Fatoş’ la Burcu konuşurken, aralık kalan sokak kapısından içeri süzüldü. Fatoş’ un onu gece yatmadan önce bıraktığı koltuğun altına uzandı. Biraz sonra Burcu evine gidince, Fatoş odasına geldi., bir iki yere baktıktan sonra, bebeği koltuğun altında buldu. Bebeği kucağına alan Fatoş, mutfakta yemek hazırlamakta olan annesinin yanına koştu. 

Meğer evlerinde akşam yemeği yendikten sonra, Burcu, anne ve babasına durumu anlatmış, onlar da, “ İstersen şimdi gidip bebeği alalım, hem de gezmiş oluruz. “ demişler ve vitrindeki diğer bebeği Burcu’ ya alıvermişler.Öğle yemeğinden sonra Fatoş ile Burcu evcilik oynamaya başladılar. Fatoşun bebeği Ülkü ile Burcunun bebeği Arzu nihayet bir araya gelmişti. Topu topu bir gün ayrı kalmışlardı, fakat anlatacak o kadar çok şey vardı ki…Şimdilik sadece bakışmakla yetineceklerdi, konuşmak için fırsat nasıl olsa bulurlardı.



Belki de bir çok anne çocuğunun yeme probleminden şikayetçidir.Hepimiz çok iyi biliyoruz ki çocuklarımız bizden çok çok daha inatçı ve onlara yemek yedirmek bazen ölüm gibi gelebiliyor.İşte sizlere bazı küçük ip uçları vereceğim ve o zaman çocuğunun her türlü yemeği severek yiyecek.

Çocuklarınıza hazırladığınız yemekleri tabaklarını alel ade koyduğunuzda bu yemekler çocuklarınızın dikkatini çekmez ve yeme iç güdülerini uyandırmaz.Tadına dahi bakmak istemezler.Ama onlara yemek sunumunu çocuklarınızın hayal gücüne uygun yaparsanız eğlendirirken beslemenin sırrını çözmüş olursunuz.İşte sizlere bazı örnekler;


















Ambara vurdum bir tekme bir tekme

Ambarın kapısı açıldı açıldı

İnce boncuk saçıldı saçıldı

Limonu da şöyle keserler keserler

Suyunu da böyle sıkarlar sıkarlar

Çamaşırı da böyle yıkarlar yıkarlar

Ütüyü de böyle yaparlar yaparlar

Saçını da böyle örerler örerler



Benim annem güzel annem

Beni al kollarına

Kucağında okşa beni

Ninniler söyle yine

Küçücükken başucumda

Bana ninni söylerdin

Sabahları uyanınca

Beni okşar severdim


Annem annem, canım annem.

Gönlüm senle, kalbim senle,

Canım annem, gülüm annem.

Dünyam sensin, benim bir tanem..

Annem annem, canım annem.

Gönlüm senle, kalbim senle

Sevgin beni sıcacık sarsın,

Canım annem, sen iyi ki varsın.

9 Nisan 2015 Perşembe

Bir gün ormanlar kralı aslan hastalanmış. Bütün hayvanlar birer birer gelip arslanın hatırını sormuşlar. Kurt bu fırsatı kaçırır mı? Hemen aslanın yanına koşup tilkiyi kötülemeye başlamış :- Sen hepimizin kralısın. Oysa tilkinin sana saygısı bile yok. Gelip hatırını bile sormadı.

Bu sırada tilki de kapıdan kurdun dediklerini işitmiş. Aslan tilkiyi görünce çok kızmış. Öyle bir kükremiş ki yer gök titremiş. Ama kurnaz tilki hemen aslana dil dökmeye başlamış:

- Sevgili kralım. Hepsi sana hatır sormaya gelmiş ama bir tanesi de seni iyileştirmeye çalışmış mı? Ben gelmedim. Çünkü kapı kapı dolaşıp derdine çare arıyordum.

Bunu duyan aslanın gözleri parlamış:

- Peki çare buldun mu? diye sormuş.

Kurnaz tilki gülmüş:

- Çare, bir kurdu diri diri yüzüp postuna bürünmekmiş. Doktor öyle söylüyor.

Aslan bunu duyar da hiç durur mu? Hemen kurdun derisini yüzmüş, postuna sarınmış.

Tilki kurdun başına giderek “Başkalarına tuzak kurmaya kalkan, o tuzağa kendi düşer” demiş.

Bir varmış bir yokmuş, Evvel zaman içinde kalbur saman içinde Uykular ülkesinde, uykuların en derin yerinde bir uyku cücesi varmış. Uykular ülkesindeki evinde sabah akşam uyuklarmış. Dünya üzerindeki çocuklardan biri uyumak istemediğinde uyku cücesinin kulakları çın çın çınlar, gözleri fal taşı gibi açılır, yerinden fırlayıp o çocuğun bulunduğu eve gidermiş. Çocuğun odasına girdiğinde, elindeki değneği çocuğun gözlerine doğru uzatır, kirpiklerine bir iki kere vururmuş. Böylece uyumayan çocuk,horul horul uyurmuş.
Günlerden bir gün Barış adlı bir çocuk televizyonun karşısında biraz fazla kalmış, böyle olunca da uyku saatini kaçırmış. Bu sırada uykular ülkesindeki uyumakta olan uyku cücesinin kulakları çınlamaya, gözleri faltaşı gibi açılmaya başlamış. Hoplamış, zıplamış bir adımda Barış’ın odasına gelmiş. Elindeki uyku değneğini çocuğun gözlerine doğru uzatıp, kirpiklerine bir iki kere vurmuş. Barış gözlerini daha çok açıp uyku cücesine bakmış. Uyku cücesi elindeki değneği tekrar ona doğru uzatmış, Barış değneği eliyle şöyle bir tutmuş ve gülmeye başlamış. Uyku cücesinin başına daha önce hiç böyle bir şey gelmemiş, o yüzden şaşırmış, afallamış değneğini Barış’ın elinden almak için çekmiş. Barış kıkır kıkır gülmeye başlamış. O kadar çok gülüyormuş ki, uyku cücesi telaşlanmış. Çünkü biraz sonra Barış’ın annesi odanın kapısını açmış. Uyku cücesi kendini yatağın altına atıp, saklanmış. Günün birinde çocukların dışında biri uyku cücesini görürse, bir daha uykular ülkesinden çıkamazmış.
Annesi Barış’ı yanaklarından öpmüş ve uyuması için ona bir masal anlatmış bu arada bizim uyku cücesi, annenin anlattığı masaldan çok etkilenip, yatağın altında uyuyakalmış. Bir saat kadar sonra Barış yatağından aşağı inmiş, uyku cücesinin kulağının dibine yaklaşıp “Aaaaaaaaa” diye bağırmış. Uyku cücesi aniden uyanınca kafasını yatağa çarpmış sonra da Barış’ın ağzını kapatmış. Barış ağzı kapalı olduğu halde gülmeye devam etmiş, o kadar çok gülüyormuş ki, Uyku cücesi Barış’ın annesi odaya tekrar gelir diye telaşa kapılmış. Hayatında ilk defa bir çocuğu uyutmayı başaramıyormuş. Barış’ın karşısına çıkıp, eliyle sus işareti yapmış, Barış susmuş, ondan sonra takla atmaya başlamış, Barış merakla onu izliyormuş, uyku cücesi birden bire Barış’ın yanına hoplayıp, gözkapaklarını elleriyle çekiştirmeye başlamış, Barış gözlerini açmaya çalışıyor, uyku cücesi kapatmaya çalışıyormuş. 
Birkaç dakika sonra uyku cücesi Barış’ın gözkapaklarını bırakmış. “Sen neden uyumuyorsun çocuk”? diye sormuş ona. Çocuk biraz da ağlamaklı gözlerle ona bakmış :”Sen kimsin “? Demiş. Uyku cücesi,: “Ben yku cücesiyim, uyuyamayan çocuklara masal anlatır, değneğimle göz kapaklarında dolaşır, onları uyuturum “ demiş.
Barış tekrar kıkır kıkır gülmeye başlamış.” İyi ama ben bütün gün uyudum zaten, o yüzden uyuyamıyorum “ demiş. Sahiden de Barış o gün okuldan geldikten sonra biraz yatmış ama 6 saattir uyuyormuş zaten, uyku saati biraz karıştığı içinde şimdi uyuyamıyormuş işte….
Uyku cücesi ona uyku saatlerine dikkat etmenin ne kadar önemli olduğunu anlatmış bütün gece. Çocukların günde en az 12 saat uyumaları gerektiğini, uyku düzenlerini bozduklarında işlerin karışacağını anlatmış. Barış ile birlikte gün ışıyana kadar konuşmuşlar. En sonunda Barış sabaha karşı uyuyakalmış. O gece Barıştan başka hiçbir çocuk uykusuz kalmamış, uyku cücesini bu yüzden çağıran olmamış.
Uyku cücesi ise hayatında ilk defa karşılaştığı bu olay sayesinde o gece yeni bir şey öğrenmiş. Şimdi nerede miymiş ? Tabiî ki uykular ülkesinde, aranızdan biri uykusuz kalırsa bir gece yanınıza gelecek, küçücük değneğini gözlerinizde gezdirecek, size masallar anlatacakmış… 
Şiiiişşttt uyku cücesi şu anda uyuyor, sessiz olun çocuklar…


Merhabalar... :) Şimdi sizlere çok basit bir etkinlik örneği göstereceğim.Eminim ki hepimizin evlerinde şişe kapağı vardır.Haydi gelin birlikte kapaklardan neler yapacağımıza bakalım :)

öncelikle kapakları 1 ya da 2 tane kullanarak küçük figürler yapabilirsiniz.Çocuğunuz bu minik figürleri çok sevecektir :)





Aynı zamanda bunu bir anasınıfı öğretmeni iseniz sanat etkinliği olarak alabilirsiniz.Ayrıca grup etkinliği olarak da kullanılabilir :) Grup etkinliği örneklerimiz ;










ŞİMDİDEN İYİ EĞLENCELER :) (eğer uygularsanız yorumlarınızı beklerim :))